13 Kasım – 10 Aralık 2007, Caddebostan (Ogün Sok.)
Mine Sanat Galerisi, Kasım ayında Haluk Özden’in paralel sergileriyle sanatseverlerle buluşuyor.
12 Kasım – 11 Aralık 2007 tarihleri arasında, Haluk Özden’in kişisel sergisi, Caddebostan Mine Sanat Galerisinde izlenebilir. Ayrıca 10 Kasım- 18 Kasım 2007 tarihleri arasında gerçekleşecek olan Artistanbul 2007 sanat fuarı Mine Sanat Galerisi standında Haluk Özden’in eserleri görülebilir.
Sanatçı, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Sanatlar Bölümünden 1983 yılında yüksek lisans diplomasını alarak mezun olan aynı zamanda müzikle ilgilenmiştir. Klasik, rock ve caz alanlarında gitar çalarak pek çok etkinlikte yer almış olan, Haluk Özden resimlerini üretirken buralardan besleniyor.
Birçok özel ve tüzel koleksiyonlara resim vermiş, karma sergilere katılmış ve kişisel sergiler açmıştır. İlk dönem resimlerinde imkanlarla fotorealist ögelere ağırlık vererek fantastik ve gerçeküstücü kurgulamalara başvurmuştur . Ancak fizik-üstü gerçeklikleri de ön plana çıkarma itilimiyle , bunu en iyi ifade tarzı olarak gördüğü soyut resme yönelmiştir. Her iki anlayıştaki resimlerini birarada sunduğu üçüncü sergisinin ardından , “ evrensel hareketin özüne nüfuz etme çabasının bir ürünü ’’ olarak tanımladığı ve “ Kinesis ’’ (hareket , devim) adını verdiği dördüncü sergisiyle birlikte geometrik-soyut tarzda yapıtlar ürettiği yeni bir döneme girmiştir.
Mine Sanat Galerisi, 1985’ten beri Anadolu yakasında Çağdaş Sanat çizgisinden ödün vermeden sanat etkinliklerine devam eden galeri olma özelliğini korumaktatadır. Mine Sanat’ta, geçmiş yıllarda da pek çok etkinliğe katılmış olan Haluk Özden, sergileri için geometrik soyut tavırla hazırladığı resimler, olup bitmekte olanın özüne sevkediyor izleyiciyi.
Sanatçı, resimlerinde “Merkez” arayışı içerisindedir. “Merkez”in sunduğu tezahürlerin çokluğunu ayıracak yalın formlarla ona ulaşmaktadır.
Haluk Özden’e göre “Merkez” sessizlik, dinginlik ve kayıtsızlık demektir. Aristo’nun da dediği gibi devinmeyen devindiricidir. Çarkın ortasındaki mil harekete katılmaz ama hareket ondan dolayıdır. Insanlığın bilincini bakışlarını merkeze çevirmesi gerektiğini düşünüyor. Çokluk içerisinde yitip gitmiş bilinç zerrelerini “Merkez”e yönlendirmek gerektiğini düşünem Özden, insanların sorunlarını böyle halledeceğini düşünüyor.
Resmin toplumsal bir misyon olduğunu düşünen sanatçının kendisini nefsin girdaplarından sıyırıp, Tanrısal öze yönelmede toplumu peşinden sürükleme zorunluluğu vardır. Bunu ne ölçüde başarırsa asli vazifesine o denli hizmet etmiş olduğunu düşünüyor. Bu noktada Soyut Resim Sanatının bu doğrultuda çok iyi bir araç olduğunu düşünüyor.