Balkan Naci İSLİMYELİ

bni

Balkan Naci İSLİMYELİ

28 Nisan – 31 Mayıs 1989, Altıyol/Kuşdili

Araştırmalarını bir süredir yurt dışında sürdüren Balkan Naci İslimyeli son üç yılın ürünlerinden seçmeleri Mine Sanat Galerisi’nde sergiliyor.

bni_89

Nur Koçak, Balkan Naci İslimyeli, Sevim Önel, Sezen İslimyeli ve Tanju Demirci

Türk figüratif resminde önemli bir durak sayılan 1970 kuşağının en özgün temsilcilerinden biri olan sanatçı bugüne değin yirmibir kişisel sergi gerçekleştirmiş, Avusturya’da, İtalya’da resim çalışmaları yapmış, uluslararası ve ulusal çeşitli ödüller kazanmıştır. Balkan Naci İslimyeli’nin kişisel fantezi dünyasının anlam derinlikleri her sergisinde yeni ve sarsıcı bir biçim karşılığı bulma başarısını göstermiştir. Resmindeki temel izlek olan kimlik, sınırlar ve arayış, yerkürede insan beninin acı ve ironik bir sorgulanması olarak görülebilir. Resminin biçimsel öğelerini de bu arayış süreci içinde sokan Balkan Naci İslimyeli resminde yenilenme potansiyelini kesintisiz sürdüren ender sanatçılarımızdandır. Balkan Naci İslimyeli’nin resmi sadelik ve yoğunluğun ikonografik bir sentezidir denilebilir.

Balkan Naci İslimyeli ilk kişisel sergisini açtığı 1971 yılında halk figürasyonunun saf yürek, masalsı ögelerinden etkilenen, onları kişisel fantezisi içinde eriten bir anlatım içindeyi. Bu resmin zaman ve mekan kavramlarının bütünüyle dışında gelişen efsanevi tavrı, ilk iki sergi boyunca sürdü. Sanatçı sonraları taşıdığı entelektüel sorunların bu naif figürasyonla çelişmeye başladığını hissettiğinde, resminin düşünsel dünyasıyla uzlaşacağı bir teknik rafinmana yöneldi. Bu tutum Balkan Naci’nin resmini, halk resmi esininden bir tür çağdaş minyatür inceliğine yöneltti. Fantezi öğesinin gerçeklik duygusuyla dengelendiği bu durağan, simetrik yapılı resimler özgün bir pastel kullanımı eşliğinde kendi evrimini sürdürdü. Sanatçı öğretim göreviyle bağlı bulunduğu yeterlik tezini hazırlarken “Kurgu” konusunun getirdiği açılımları kendi sanatı üzerinde sınayan bir  sergide hazırladı. Eski gravürler, halk resimleri ve kartpostalların kaynak olarak kullanıldığı bu kolaj sergisinde sanatçı dikdörtgen planlı fantezisi daha yoğun, dinamik kompozisyonlara yöneldi . Bu çalışmalar renk ögesinin hemen hiç kullanılmadığı siyah beyaz bir dönem oluştururlar. Sanatı bundan sonra iki yıl çalıştığı İtalya’da hayranlık duyduğu Piero Della Francesca, Masaccio, Giotto gibi primitiflerle Rönesans ışık ustalarının etkilerini taşıyan yeni ve yalın bir siyah beyaz döneme girdi. Zengin ara tın araştırmalarının belirdiği bu resimlerde gerçeklik ve yalınlık duygusunun ağırlık kazanmaya başladığı görülür. Sanatçı hemen ardından Türk gölge oyunundan esinle, yüzeysel figürlerle hacimlerin fantastik ilişkiler içine girdiği, yalın renk düzenleri içinde bir dizi fotografik deneme gerçekleştirdi. Daha sonra oluşturduğu akrilik tuallerinde siyah beyaz dönemde giriştiği ara ton deneyimlerini renge dönüştürdü. Gri tonlar içinde belirip kaybolan renk değerleriyle figürler, hacimden çok gölge-yüzeyler olarak yansıtıldı.

Son döneminde iyice yalınlaşan resimler yüzeyde beliren ekspresif lekeler içinde derinleşmekte ya da bu lekelerle örtülüp silinmektedir. Resmin bir arınma ve yokluğu doğru yol aldığı bu yeni dönemi “Pentimentolar” olarak adlandırmaktadır.